Hubble Uzay Teleskobu’ndan nefes kesici dört muazzam fotoğraf

Hubble Uzay Teleskobundan Doğum Günü Hediyesi: Dört Muhteşem Uzay Manzarası

NASA’nın efsanevi uzay teleskobu Hubble, 35. yaşını kutlarken, doğum günü hediyesi olarak bizlere dört muhteşem uzay manzarası sunuyor. 24 Nisan 1990’da uzay mekiği Discovery tarafından yörüngeye yerleştirilen Hubble, bu özel yıldönümünde Mars’tan uzak galaksilere uzanan büyüleyici karelerle otuz yılı aşkın bir sürenin ardından bile nefes kesiyor.

35 Yıllık Uzay Macerası

NASA Astrofizik Bölümü Vekil Direktörü Shawn Domagal-Goldman, yayımlanan basın açıklamasında, “Hubble 35 yıl önce fırlatıldığında evrene yeni bir pencere açtı” diyerek teleskobun uzay araştırmalarındaki eşsiz konumuna dikkat çekti. Hubble’ın hâlâ görevde olması da ayrı bir başarı. Öte yandan NASA, 2040’lı yılların başlarında robotik servis desteğiyle öne çıkacak Habitable Worlds Observatory’yi (Yaşanabilir Dünyalar Gözlemevi) fırlatacak.

Bugüne kadar yaklaşık 1.7 milyon gözlem gerçekleştiren Hubble, 55.000’e yakın gök cismine odaklandı ve 22.000’den fazla bilimsel yayına kaynaklık etti. Evrenin hızlanan genişlemesi, karanlık enerji, kara delikler ve ötegezegenler gibi çığır açıcı keşiflerde Hubble’ın imzası bulunuyor.

Doğum Gününde 4 Yeni Görüntü

Hubble’ın 35. yılına özel olarak yayımlanan dört yeni görsel, teleskobun hâlâ ne denli etkileyici görüntüler yakalayabildiğini ortaya koyuyor. İlk görsel ise komşumuz Mars’a ait.

Mars

28-30 Aralık 2024 tarihleri arasında, Dünya’ya en yakın konumuna yaklaşan Mars’ın yüzeyi detaylı şekilde görüntülendi. Kızıl Gezegen’in Tharsis platosu, sönmüş volkanları, kuzey kutup buzulları ve su buharı bulutları dikkat çekiyor.

Rozet Bulutsusu

Hubble aynı zamanda geçtiğimiz Aralık ayında 5.200 ışık yılı uzaklıktaki dev yıldız doğum bölgesi Rozet Bulutsusu’nun (nebula) küçük bir kesiti incelendi. Tozla kaplı karanlık gaz bulutlarının siluetleri, yıldız oluşumunun dramatik sahnelerini sunuyor.
Hubble ekibi ayrıca kozmik bağlamı eklemek için nebulanın daha geniş ölçekli bir görüntüsünü de yayınladı.

NGC 2899

Ocak ayında Hubble, Dünya’dan 4,500 ışık yılı uzaklıkta kozmik bir güve gibi çırpınan gezegenimsi bulutsu NGC 2899’un fotoğrafını da kayda aldı. Renkli toz ve gaz bulutları, görüntünün merkezindeki yıldızdan püsküren radyasyon ve yıldız rüzgarları tarafından şekillendirilmiş durumda.

NGC 5335

Mart ayında yakalanan NGC 5335 sarmal galaksisi de oldukça çarpıcı. Görüntü, galaksiyi boydan boya kesen ve gazı merkeze doğru kanalize ederek yeni yıldızların oluşumunu besleyen çubuk şeklindeki bir yapıyı ortaya koyuyor. Galaksinin kenarları ise yıldız oluşumlarını barındırıyor.

Her ne kadar Hubble hâlâ görevde olsa da, zaman zaman çeşitli teknik aksaklıklar yaşanıyor. NASA, bu yüzden odak noktasını 2021’de fırlatılan James Webb Uzay Teleskobu’na (JWST) kaydırmış durumda. JWST, Hubble’dan yedi kat daha fazla ışık toplayabiliyor ve evreni esas olarak kızılötesi dalga boyunda gözlemliyor. Ancak, Hubble’ın geniş spektrumda gözlem yapma yeteneği hâlâ benzersiz.

Gelecekte fırlatılması planlanan Habitable Worlds Observatory, görünür ve morötesi ışıkta çalışarak Hubble’dan çok daha keskin görüntüler elde edebilecek. En büyük hedeflerinden biri ise, uzak yıldızların yörüngesindeki yaşanabilir gezegenleri keşfetmek olacak. JWST, çok yetenekli olsa da esasında bir gezegende yaşamın var olup olmadığını tespit etmek için çok da elverişli değil.

Hubble’ın Son Yıllardaki Bilimsel Başarıları

35 yaşına gelmesine rağmen Hubble Uzay Teleskobu, bilimsel üretkenliğinden hiçbir şey kaybetmedi. Avrupa’dan gelen güçlü araştırma önerileri sayesinde teleskobun gözlem süresinin yüzde 15’ten fazlası ESA ortaklı programlara ayrıldı. Bu katkılar sayesinde:

  • Omega Centauri’de orta kütleli kara delik izleri bulundu.
  • Ev sahibi galaksiden uzak, son derece parlak bir patlama tespit edildi.
  • Beyaz cüce yıldızlarda hidrojen yanması gözlemlendi.
  • Evrenin erken dönemlerinde Popülasyon III yıldızlarının bulunmadığı doğrulandı.

2022’de keşfedilen Earendel, şimdiye kadar görülen en uzak tek yıldız olarak kayıtlara geçti — 12.9 milyar yıl geriye bakılarak gözlemlendi. Hubble’ın Güneş Sistemi’ne yönelik OPAL programı da on yılı geride bıraktı. Bu kapsamda: Jüpiter’in uydularında su buharı izleri, Satürn’ün halkalarındaki ilginç yapılar, Jüpiter’in Büyük Kırmızı Lekesi’nin boyutu, Uranüs ve Neptün’ün renkleri gibi bulgular elde edildi.

Ayrıca Hubble, DART görevinin hedefi olan Dimorphos asteroidinin çarpışma öncesi ve sonrası görüntülerini kaydetti, fırlayan taşları saptadı ve hatta enkazın hareketini gösteren bir video oluşturdu. Gönüllü bilim insanları ise Hubble arşivinden binlerce asteroid izi keşfetti.

Related Posts

Ubisoft beklenen oyunlarının çıkışını erteledi

Ubisoft Assassin’s Creed Shadows ile başarı elde etmişti. Bunun rüzgarıyla daha kaliteli oyunlar çıkartmak isteyen şirket, Assassin’s Creed, Far Cry, Rainbow Six, The Division ve Ghost Recon gibi oyunlarının çıkışını ertelemeye karar verdi.

Türk İHA’sı Kargu dünya sahnesinde! Zırh deliyor

Şirketten yapılan açıklamaya göre, Türk savunma sanayinin öncü şirketlerinden STM, geliştirdiği yenilikçi ve milli sistemlerle uluslararası arenada ihracat başarıları yakalamaya devam ediyor. Değişen harp sahası için modern ve hızlı çözümler …

Yapay zeka, bu 3 meslekte Z Kuşağının yerini aldı!

Yapay zekâ, özellikle rutin veri girişi, müşteri hizmetleri ve içerik üretimi alanlarında Z Kuşağı’nın öncelikli işlerini sessizce devraldı. Otomatik sistemler, hatasız ve kesintisiz çalışarak bu mesleklerdeki genç çalışanları ikinci plana iterken; hız ve maliyet avantajı sunuyor.

Apple akıllı gözlükler için yeni bir çip geliştiriyor

Özellikle Meta gibi gözlüklerin piyasada yer almasının ardından harekete geçen Apple, sanal gerçeklik gözlüğünün ardından hem arttırılmış gerçeklik destekli hem de daha sade modeller üzerinde çalışacak.

Bilek güreşinde İspir’in başarısı

Erzurum’un İspir İlçesinde eğitim hizmeti veren Ziya Paşa Ortaokulu Ardahan’da yapılan Okullar Arası Bilek Güreşi Şampiyonası’ndan zaferle çıktı.

Peynir, sıcak iklimin kurbanı oldu

Aşırı sıcaklar ve kuraklık, otla beslenen süt ineklerinin rasyonlarını mısır ağırlıklı yemlere yöneltirken; ortaya çıkan süt ve Cantal peyniri örneklerinde omega-3 kaybı, sertlik artışı ve aroma zayıflaması gözlemlendi.